Zamanın Tozu
Kadranı kırık bir saat gibi titreyen makine, Ahmet’i 1920 yazının puslu sabahına bıraktığında, bileklerindeki manyetik bileklik çatırdayarak sönmüştü. Sisler arasından yükselen İzmir’in cumbalı evleri, henüz yangının izlerini taşıyordu. Tozlu caddede ilerlerken, gramofon sesi bir avludan sızan leylak kokusuna karıştı. Orada, mor sardunyaların gölgesinde, elinde kurşunkalemle bir deftere çizimler karalayan genç bir kadın gördü. Siyah bob saçları, bileklerindeki renkli boncuklar ve yırtık çizmeleriyle… Tarih kitaplarında anlatılmayan bir direnişçiydi sanki.
“Çizdikleriniz yarının dünyasına benziyor,” dedi Ahmet, kadının masasındaki uzay gemisi eskizlerini görünce. Bileğindeki cihaz, 6 saat 43 dakikayı geri saymaya başlamıştı bile.
Leyla, gözlerini kısarak baktı. “Siz de garip bir aksanla konuşuyorsunuz,” diye gülümsedi. İki saat içinde, onu limanın terk edilmiş deposuna götürdü: Duvarlar, 23. yüzyılın teknolojik çizimleriyle kaplıydı. “Bunları rüyalarımda görüyorum,” dedi. Ahmet’in yüreği hızlandı. Tarih arşivlerinde adı geçmeyen bu kadın, zamanda bir gedik mi açmıştı yoksa?
Saatler, Leyla’nın defterine çizdiği kara delik diyagramlarında kayboldu. Akşamüzeri, Bornova’nın asma bahçelerinde yürürken, Ahmet ansızın durdu. Leyla’nın ensesindeki beni görmüştü. 2245’te laboratuvarda buldukları 105 yıllık mektupta bahsedilen bendi bu. “Gökyüzüne bakarken bulduğum yabancı…”
Bileklik alarm verdiğinde, Leyla’yı sıkıca kucakladı. “Beni unutma,” diye fısıldadı. “Zaten hiçbir şeyi unutmam,” diye karşılık verdi o, cebinden çıkardığı pirinç anahtarı Ahmet’in avucuna sıkıştırarak. “Rüyalarımda bir kasırga gelip seni alacak sanıyordum. Hazırlıklıydım.”
Saat 21:17’de, limanda parçalanan bir ahşap sandığın içinde bulduğu anahtarı, bilek cihazına soktuğunda anladı: Leyla, zaman makinesinin eksik parçasını kendi çizimlerinden yapmıştı. Dönüş ışıltıları içinde son kez baktığında, kadın arkasını dönmüş, defterine yeni bir makine çiziyordu. 2245’te açtığı mektuptaki son cümle yanıp söndü:
“Sen gittikten sonra, ben de yolculuğa çıktım sevgili yabancı. Buluşacağımız tarihin koordinatlarını… çoktan hesapladım.”
Oğuzhan Öcal Zamanın Tozları 2025 Ankara