Site icon oguzhanocal.com.tr

Fantastik roman yazarken neye dikkat etmek gerekir

Fantastik roman yazarken iki büyük yapıtaşına dikkat etmek gerekir:

Karakterler ve yaşadıkları dünya. Bunlar sağlam kurulmadığında, okuyucu ne kadar yaratıcı bir hikâye olursa olsun içine girmekte zorlanır. Sana rehber olacak bazı noktaları başlıklar halinde özetleyeyim:


1. Karakterler


2. Dünya (Worldbuilding)


3. Karakter ile Dünya İlişkisi


4. Okuyucuyu Çekmek

Örnek Fantastik Taslak

1. Dünya: Aruhen Diyarı


2. Kahraman: Riyan Arsel


3. Antagonist: Ezera


4. Kahraman ile Dünya Etkileşimi


Böyle bir iskelet, romanında hem derin bir karakter gelişimi hem de güçlü bir dünya hissi kurmanı kolaylaştırır.

İlk Bölüm – Giriş

Riyan, çekiç seslerinin yankılandığı taş ocağında tek başına çalışıyordu. Güneşin hiç doğmadığı bu diyarda, sabahı yalnızca mor bir sisin dalgaları haber verirdi. Gökyüzünde yan yana duran iki ay, gri kayaların üzerine donuk bir ışık dökerken, genç adamın elleri taşın soğuk yüzünde kanıyordu.

Taş… Babasından miras kalan tek şey buydu. Her darbede, sanki babasının nefesi taşın derinliklerinden çıkıp kulaklarına fısıldıyordu. “Oğlum, taş unutmaz… İçine işlediğin her şey, bir gün sana geri döner.” Riyan bu sözü hiç aklından çıkarmazdı, ama yine de yüreğinde kapanmayan bir boşluk vardı: Bozluk’un babasını yuttuğu o uğursuz gece.

Taş ocağının sınırında sis kıpırdadı. Riyan’ın gözleri istemsizce o karanlığa kaydı. Bozluk’tu bu—toprağı kemiren, ormanları taşlaştıran, insanları sessiz birer heykel gibi geride bırakan uğursuz sis. İnsanlar ondan bahsetmeye bile cesaret edemezdi; yalnızca dua eder, gözlerini kaçırırlardı. Ama Riyan her gün, babasının kaybolduğu yere bakmayı sürdürdü.

“Bir gün,” diye mırıldandı kendi kendine, parmaklarının arasında ufalanan taşı sıkarak, “oraya gireceğim. Ve babamın neden gitmek zorunda kaldığını öğreneceğim.”

Tam o anda, elindeki taş garip bir şekilde titredi. Yüzeyinde kılcal çatlaklar belirdi, ama bu çatlaklardan ışık sızıyordu. Mor ve gümüş rengi ince çizgiler… Riyan’ın kalbi hızla çarpmaya başladı. Çünkü taş ustalığının sınırlarını çok iyi bilirdi: Taş hiçbir zaman ışıldamazdı.

Uzakta, gölgelerin içinde bir çift göz parladı. Sisin ötesinden bakan o gözler, soğuk ve beklenmedik bir dinginlikle genç adama kilitlendi. O an Riyan’ın içini bir ürperti kapladı. Çünkü derinlerde biliyordu: Bu gözler, Bozluk’un efendisi Ezera’ya aitti.

Ve kader, artık onun ellerindeydi.


Böyle bir giriş, hem okuyucuyu atmosferin içine sokar hem de karakterin kişisel dramıyla büyük tehdidi aynı anda hissettirir.

Gerisi sizin hayal gücünüze kalmış.

Exit mobile version