Yazmıyorum Artık
Yazmıyorum artık… Sanki kelimelerim, bir boşluğa savruluyor da hiçbir yüreğe düşmüyor. Yazsam da anlayan yok; harflerim rüzgârın kucağında dağılıyor, cümlelerim sisler ardında kayboluyor. Derken, vazgeçişimin sebeplerini sıralamak için oturdum kâğıdın başına. Her biri bir hançer yarasıydı içimde: kayıtsızlık, sessizlik, bitkinlik… Sayfalarca döktüm hüznümü.
Fark ettim ki, iki sayfa dolusu gerekçe, yalnızca “Yazmıyorum” diyebilmekmiş aslında. İşte o an gördüm trajikomik halimi: suskunluğumu anlatmak için yine yazmışım. Ah, bu asi kalemim, bu kaçmak istedikçe daha çok bağlanan kelimelerim… Sustuğumu haykırmak için bile onlara muhtaç kalan talihsiz ruhum!
Belki de yazmak budur; kaçtıkça kendine rast gelmek, sussan da içinde bir fırtına kopmak. Öfkeyle kapattığın defter, sana susmanın hikâyesini yazdırır. Sen farkında olmadan, mürekkep yeniden damlar sayfaya; kâğıt, içine gömüldüğün sessizliği kayda geçirir. Ve anlarsın ki, susmanın bile bir dili vardır; en anlamlı söz, bazen yazılmamış olandır.
Yazar | Mahlas |
---|---|
Oğuzhan Öcal | Kalemi Olmayan Yazar |
Bunu paylaş:
- Facebook'ta paylaşmak için tıklayın (Yeni pencerede açılır) Facebook
- Yazdırmak için tıklayın (Yeni pencerede açılır) Yazdır
- Linkedln üzerinden paylaşmak için tıklayın (Yeni pencerede açılır) LinkedIn
- WhatsApp'ta paylaşmak için tıklayın (Yeni pencerede açılır) WhatsApp
- Arkadaşınıza e-posta ile bağlantı göndermek için tıklayın (Yeni pencerede açılır) E-posta