Ağustos’un Türkler İçin Önemi
Tarihte Ağustos: Türk Milletinin Kaderini Şekillendiren Ay
Türk tarihi boyunca Ağustos ayı, yalnızca bir takvim dilimi değil, milletin var oluşunu, dirilişini ve istiklal mücadelesini simgeleyen bir zaferler silsilesi olmuştur. Bu ay, adeta Türk milletinin destan yazdığı bir dönemeçtir.
Ağustos’un güneşi, bu milletin azmini, direncini ve hürriyet aşkını daha bir yakıcı göstermiştir.
30 Ağustos 1922: Bir Milletin Küllerinden Doğuşu
30 Ağustos Zafer Bayramı, Türk milletinin işgal kuvvetlerine karşı kazandığı en büyük askerî başarılardan biridir. Başkomutanlık Meydan Muharebesi ile Anadolu’nun işgaline son verilmiş, Cumhuriyet’in temelleri bu zaferle birlikte atılmıştır.
📍 “Ordular! İlk hedefiniz Akdeniz’dir, ileri!” emriyle başlayan bu destan, sadece toprakların değil, bağımsızlığın ve onurun da geri alınışı olmuştur.
Mustafa Kemal Atatürk’ün askeri dehası ve Türk milletinin inancı, bu zaferin temel taşları olmuştur.
Diğer Ağustos Zaferleri: Tesadüf Değil, Kaderin Yazgısı
Ağustos ayının Türk tarihi açısından önemli diğer dönüm noktaları da vardır:
-
26 Ağustos 1071 – Malazgirt Meydan Muharebesi:
Alparslan komutasındaki Türk ordusu, Bizans’a karşı büyük bir zafer kazanmış; Anadolu’nun kapıları Türklere açılmıştır. -
23 Ağustos 1514 – Çaldıran Savaşı:
Yavuz Sultan Selim, Safevîlere karşı büyük bir galibiyet kazanmış, Doğu Anadolu Türkleşmeye başlamıştır. -
1 Ağustos 1571 – Lefkoşa’nın Fethi (Kıbrıs Seferi):
Osmanlı’nın deniz aşırı fetihlerinin sembollerinden biridir.
Bu kadar çok tarihi olayın aynı ayda gerçekleşmesi, sadece bir tesadüf değil; Türk milletinin kaderinin ağustos güneşiyle yoğrulduğunun göstergesidir.
Ağustos Ayı Ne Anlatır?
Ağustos, bize sadece geçmişteki zaferleri hatırlatmaz. Aynı zamanda gelecekte de aynı irade, aynı ruh ve aynı birlik duygusuyla neler başarabileceğimizi gösterir.
Her 30 Ağustos’ta dalgalanan Türk bayrağı, sadece geçmişin hatırası değil, geleceğin teminatıdır.
Ağustos’u Hatırlamak, Türk’ü Hatırlamaktır
Bugün, 30 Ağustos’ta yalnızca bir zaferi değil;
Malazgirt’ten Dumlupınar’a, Çaldıran’dan Sakarya’ya uzanan bir milletin diriliş öyküsünü hatırlıyoruz.
Ve biliyoruz ki:
Türk milleti tarih yazmayı sever… Ama asla tarihten silinmeyi kabul etmez.