42,3732$% 0,25
49,0766€% 0,45
55,6741£% 0,25
5.547,62%0,17
9.374,00%0,18
37.378,00%0,18
20 Ekim 2025 Pazartesi
Güney Kafkasya’nın jeopolitik satranç tahtası, bir kez daha karmaşık ve çok katmanlı bir oyuna sahne oluyor. Bu oyunun iki kilit oyuncusu, Azerbaycan ve Rusya, tarihsel bağların, stratejik çıkarların ve son dönemde yaşanan ciddi krizlerin şekillendirdiği zorlu bir süreci yönetmeye çalışıyor. Aralık 2024’te bir Azerbaycan yolcu uçağının düşürülmesiyle kopma noktasına gelen ilişkiler, on ay sonra, Ekim 2025’te Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in sorumluluğu kabul etmesiyle yeni bir normalleşme eşiğine geldi. Ancak bu “yeni normal,” eskisinden çok daha farklı dinamikler barındırıyor.
Uçak Krizi ve Güven Bunalımı
İki ülke arasındaki ilişkiler, Bakü’den Grozni’ye giden bir Azerbaycan Havayolları uçağının düşürülmesiyle son yılların en derin krizine sürüklendi. Bakü’nün olayı bir “saldırı” olarak nitelendirmesi ve Rus hava savunma sistemlerini işaret etmesi, Moskova’nın ise başlangıçta “trajik bir kaza” açıklamasıyla yetinmesi, karşılıklı güvensizliği had safhaya taşıdı. Bu süreçte Bakü’deki Rus Evi kültür merkezinin kapatılması, karşılıklı olarak vatandaşların tutuklanması gibi adımlar, diplomatik gerilimin sokaklara ve insan hayatlarına yansıdığını gösterdi. Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’in Moskova’daki 9 Mayıs Zafer Günü törenlerine katılmaması ise bu soğukluğun en sembolik işaretiydi.
Ancak geçtiğimiz günlerde Tacikistan’daki Bağımsız Devletler Topluluğu Zirvesi’nde yaşananlar, buzların erimeye başladığına işaret ediyor. Putin’in, uçağın Rusya tarafından düşürüldüğünü ilk kez kabul etmesi ve tazminat sözü vermesi, Aliyev tarafından “gecikmiş ama önemli bir adım” olarak değerlendirildi. Gerçeğin kabulünün, sadece kurbanların aileleri için değil, iki ülke arasındaki güvenin yeniden tesisi için de elzem olduğu vurgulandı. Karşılıklı olarak tutuklu vatandaşların serbest bırakılması ise bu yeni diyalog ortamının ilk somut meyvesi oldu.
Karabağ Sonrası Değişen Güç Dengesi
Bu gerilim ve normalleşme adımlarının arka planında, 2020’deki İkinci Karabağ Savaşı sonrası Güney Kafkasya’da kökten değişen güç dengeleri yatıyor. Azerbaycan’ın toprak bütünlüğünü sağlaması, onu bölgede özgüveni yüksek, askeri ve siyasi olarak daha etkin bir aktöre dönüştürdü. Bu yeni durum, Rusya’nın geleneksel olarak “arka bahçesi” olarak gördüğü bölgedeki arabuluculuk ve güç tekeli rolünü de sarstı.
Bakü, artık dış politikasında daha bağımsız hareket ediyor, Türkiye ile stratejik müttefikliğini en üst düzeye çıkarıyor ve Avrupa’ya artan gaz tedarikiyle Batı için vazgeçilmez bir ortak konumuna yükseliyor. Bu durum, Moskova’da hem bir rahatsızlık hem de yeni gerçekliği kabullenme zorunluluğu yaratıyor. Rusya, bir yandan Azerbaycan’ın Batı ve Türkiye ile artan entegrasyonunu dengelemeye çalışırken, diğer yandan onu tamamen kaybetmeyi de göze alamıyor. Zengezur Koridoru gibi stratejik projeler üzerindeki farklı yaklaşımlar ve Rusya’nın Hankendi’de konsolosluk açma girişimi gibi hamleler, bu jeopolitik rekabetin yansımaları olarak okunabilir.
Ekonominin Birleştirici Gücü ve Pragmatizm
Siyasi dalgalanmalara rağmen, iki ülke arasındaki ekonomik ilişkiler pragmatizmin ağır bastığı bir zemin sunuyor. Ticaret hacminin artırılması yönündeki ortak irade, Rus şirketlerinin Azerbaycan’daki yatırımları ve enerji dışı sektörlerdeki iş birliği, ilişkilerin tamamen kopmasını engelleyen bir çıpa görevi görüyor. Liderlerin de vurguladığı gibi, bölgesel istikrar ve ekonomik kalkınma, her iki ülkenin de ortak çıkarına hizmet ediyor.
Sonuç olarak, Azerbaycan-Rusya ilişkileri, kriz ve iş birliği sarmalında ilerleyen, son derece dinamik bir yapıya sahip. Uçak krizinin yarattığı derin sarsıntının ardından atılan normalleşme adımları umut verici olsa da, altta yatan jeopolitik rekabet ve çıkar farklılıkları varlığını koruyor. Azerbaycan, Karabağ zaferinin getirdiği özgüvenle egemenliğini ve çok yönlü dış politikasını pekiştirirken, Rusya ise değişen dengeler içinde Güney Kafkasya’daki etkisini sürdürmenin yollarını arıyor. Önümüzdeki dönem, bu iki komşu gücün, kırılgan dengeyi mi yoksa kalıcı bir stratejik ortaklığı mı inşa edeceğini gösterecek. Kesin olan şu ki, bu ilişkinin seyri, sadece Bakü ve Moskova’yı değil, tüm Avrasya coğrafyasının geleceğini yakından ilgilendiriyor.
Resim sanatı, insanlık tarihi boyunca hem iletişim hem de estetik bir ifade aracı olarak önemli bir rol oynamıştır. Bu çalışma, tarih öncesi mağara resimlerinden başlayarak Antik Çağ, Orta Çağ, Rönesans, Barok, Romantizm, Realizm, İzlenimcilik ve Modern sanat akımlarına kadar uzanan süreci incelemektedir. Amaç, resim sanatının tarihsel süreç içerisindeki dönüşümünü; kullanılan teknikler, temalar, sanatçı kimliği ve toplumsal bağlam açısından değerlendirmektir. Çalışma, hem sanat tarihine giriş yapmak isteyenler hem de görsel kültürün gelişimini anlamak isteyen araştırmacılar için kapsamlı bir kaynak niteliği taşımaktadır.
Sanat tarihi, insanlığın düşünsel ve estetik serüveninin görsel kaydını sunar. Resim sanatı da bu serüvenin en güçlü anlatım biçimlerinden biridir. İlk insanlar mağara duvarlarına av sahneleri çizerek hem hayatta kalma pratiklerini kayıt altına almış hem de sembolik bir dünya yaratmıştır. Zamanla resim, inançların, ideolojilerin, bireysel duyguların ve toplumsal değişimlerin bir aracı hâline gelmiştir. Bu çalışmada resim sanatının tarihsel gelişimi; dönemlere, kullanılan tekniklere ve sanatsal anlayışlara göre incelenmektedir.
Bu çalışmanın amacı, resim sanatının tarih boyunca geçirdiği evrimsel süreci kronolojik bir bütünlük içinde ortaya koymaktır. Çalışma, sanat tarihindeki temel kırılma noktalarını (örneğin perspektifin keşfi, modernizmin doğuşu) inceleyerek sanatın sadece estetik bir uğraş olmadığını, aynı zamanda kültürel, sosyolojik ve teknolojik bir yansıma olduğunu göstermeyi hedefler.
Bu araştırmada nitel yöntem kullanılmıştır. Sanat tarihi alanındaki temel kaynaklar, akademik makaleler ve görsel sanat katalogları taranarak içerik analizi yapılmıştır. Ayrıca kronolojik bir çerçevede tarihsel dönemler ele alınmış, dönemin sosyo-kültürel bağlamı ile sanatsal üretim arasındaki ilişki yorumlanmıştır.
Lascaux (Fransa) ve Altamira (İspanya) mağaraları yaklaşık 17.000–15.000 yıllarına tarihlenmektedir.
Hayvan figürleri, av ritüelleri ve doğaüstü güçlerle iletişim amaçlı yapılmıştır.
Doğal pigmentler (kömür, kil, hematit) ve hayvansal yağlar kullanılmıştır.
Çatalhöyük (Anadolu) duvar resimleri, toplumsal yaşamın ve ritüellerin ilk kayıtlarıdır.
İnsan figürü ve geometrik desenler görülür.
Sanat, ölüm ve ölümsüzlük temasına yoğunlaşmıştır.
Hiyerarşik perspektif: Firavunlar büyük, halk küçük betimlenir.
Duvar freskleri, papirüs üzerine resimler ve mezar dekorasyonu öne çıkar.
Doğal insan anatomisi ve ideal oranlar üzerinde çalışılmıştır.
Siyah ve kırmızı figürlü vazo resimleri, mitolojik hikâyeleri konu alır.
Realizm güçlenmiştir; portre sanatı gelişir.
Mozaikler ve freskler popülerleşmiştir.
Günlük yaşam, mimari ve mitoloji betimlenir.
Hristiyanlığın etkisiyle sanat, dini ikonografi üzerine odaklanmıştır.
Bizans sanatında altın yaldız ve stilize figürler kullanılmıştır.
Romanesk ve Gotik dönem vitrayları, kutsal mekânları süslemiştir.
Sanatta bireysellik geri planda kalmış, ruhani mesaj ön plana çıkmıştır.
Perspektifin matematiksel keşfi (Filippo Brunelleschi).
Leonardo da Vinci, Michelangelo ve Raphael gibi sanatçılar insan anatomisini bilimsel olarak incelemiştir.
Yağlı boya tekniği yaygınlaşmış, freskler zirveye ulaşmıştır.
Hümanizm, bireysel sanatçı kimliğini güçlendirmiştir.
Barok sanatta dramatik ışık-gölge kontrastı (Caravaggio, Rembrandt).
Rokoko döneminde zarif, süslü ve aristokratik sahneler (Fragonard).
Kilise ve aristokrasinin gücü sanatta yüceltilmiştir.
Doğa, özgürlük ve bireysel duygular öne çıkar (Delacroix, Goya).
Gündelik hayat ve halkın yaşamı betimlenir (Courbet, Millet).
Işığın ve anın etkisi resme yansıtılır (Monet, Renoir, Degas).
Renk ve form duygularla birleşir (Van Gogh, Cézanne, Gauguin).
Kübizm (Picasso, Braque): Nesneler geometrik parçalara ayrılır.
Ekspresyonizm (Munch, Kandinsky): İçsel duygular ön planda.
Soyut Sanat (Mondrian, Pollock): Nesnel gerçeklikten kopuş.
Pop Art (Warhol, Lichtenstein): Tüketim kültürü sanata taşınır.
Dijital Sanat: Bilgisayar teknolojisi, NFT’ler ve yapay zekâ destekli sanat üretimi.
Resim sanatı, insanlık tarihi boyunca yalnızca estetik bir ifade biçimi değil, aynı zamanda toplumsal, dini ve politik bir iletişim aracı olmuştur. Mağara duvarlarından sanal gerçeklik ortamlarına kadar uzanan bu süreç, insan yaratıcılığının ve teknolojik ilerlemenin bir yansımasıdır. Günümüzde resim, geleneksel tekniklerin dijitalleşme ile birleştiği çok boyutlu bir ifade alanına dönüşmüş; sanatçılar, geçmişin mirasını çağdaş araçlarla yeniden yorumlamıştır.
Gombrich, E. H. (2011). Sanatın Öyküsü. İstanbul: Remzi Kitabevi.
Honour, H., & Fleming, J. (2009). Sanatın Hikâyesi. Thames & Hudson.
Kemp, M. (2006). Leonardo da Vinci: The Marvellous Works of Nature and Man. Oxford University Press.
Nochlin, L. (1971). Realism and Tradition in Art. Harper & Row.
Stokstad, M. (2018). Art History. Pearson Education.
Belting, H. (1994). Likeness and Presence: A History of the Image before the Era of Art. University of Chicago Press.
Söylediklerin yüreğimi titretti. Her kelimen, içimde sakladığım en derin yere dokundu. Sen böyle içini döküp yalvarırken, bir yanım sana koşmak, ellerini tutup “Buradayım, gitmiyorum” demek istedi. Ama bil ki, gitmek dediğin bazen kolay bir karar değil; insanın içinden sökülüp atılan bir yük gibi değil bu… Bazen kalmak da, gitmek kadar yakıcıdır.
Sen “Gitme” diyorsun ya… Ben de sana “Anla” diyorum. Çünkü kalmak, sadece var olmak değil. Kalmak, her gün göz göze bakıp kırılmamış gibi görünmek, içimdeki fırtınayı saklamak demek. Bazen insan sevdiğini yaralamamak için gitmeyi seçer. Bazen kalmakla yaralamak arasında kalır ve gitmek, sessiz bir merhamet olur.
Ama bil ki, ben giderken ardımda sadece boşluk bırakmam. İçimde senin kokun, senin gülüşün, bana verdiğin her umut var. Seninle geçirdiğim her an, içimde taş gibi duruyor. Gitmek istediğim için değil; belki de başka bir yol bulamadığım için gidiyorum. Belki de gitmek sandığın şey, kendimi bulmak için verdiğim bir savaş.
“Allah’a emanet ol” diyorsun ya… Ben de sana diyorum ki: Allah seni her daim korusun. Eğer bir gün geri dönmek için bir yol açılırsa, o yolu bulmak için dua edeceğim. Çünkü senin yüreğin, kelimelerin, bana hep bir yuva gibi geldi.
Vedalar bıçak gibi dedin ya… Bil ki bu bıçak sadece seni değil, beni de kesiyor. Ben de yarım kalıyorum. Benim de nefesim kesiliyor. Her adımda bir yanım sende kalıyor. Bunu bil. Çünkü sen bana bir kelimeden çok daha fazlasısın.
Eğer bir gün yollar yeniden kesişirse, sana koşarım. O vakte kadar belki sessiz olurum, belki gölgelere karışırım, belki uzaktan dua ederim. Ama senin için içimde hep bir yer ayırırım.
Gitmek istediğim için değil… Kalmak için gücüm kalmadığı için gidiyorum. Ama sen hep bende olacaksın.
Aygül Quliyeva
Bu yazımın içinde 6 zamanlı söyledi diye bir cümle geçti. Bana sordunuz bu 6 zaman nedir diye işte bunu size açıklamak istedim.
6 Zamanlı Şarkı Söylemek Ne Demektir?
Müzikte “zaman” ya da “ölçü”, bir eserin ritmik yapısını belirleyen en temel unsurlardan biridir. Bir şarkının kaç zamanlı olduğu, ölçü işaretiyle ifade edilir ve bu işaret eserin ritmik düzenini dinleyiciye ve icracıya gösterir. Örneğin 2 zamanlı (2/4), 3 zamanlı (3/4) ya da 4 zamanlı (4/4) şarkılar oldukça yaygındır. Bunun yanında özellikle Türk müziğinde ve halk ezgilerinde sıkça rastlanan 6 zamanlı (6/8) ölçü de önemli bir yere sahiptir.
6 Zamanlı Ölçü Nedir?
“6 zamanlı” denildiğinde genellikle 6/8 ölçü kastedilir. Bu ölçüde her bir ölçü (bar) içerisinde 6 sekizlik nota değeri bulunur. Vuruşlar, çoğunlukla “1-2-3, 4-5-6” şeklinde hissedilir. Bu yapı, müziğe akıcı ve dalgalı bir ritim kazandırır.
6 Zamanlı Şarkıların Özellikleri
Dalgalı Ritim: Vuruşlar iki üçlü grup halinde duyulur, bu da şarkıya akışkan bir his verir.
Halk Müziği Etkisi: Türk halk müziğinde, oyun havalarında ve uzun havalarda sık görülür.
Batı Müziğinde Kullanımı: Ballad türündeki şarkılarda, özellikle duygusal ve ağır eserlerde tercih edilir.
Örnekler
Türk Müziği’nden: “Çay Elinden Öteye” (THM), “Hangimiz Sevmedik” (Müslüm Gürses), “Dom Dom Kurşunu” (İbrahim Tatlıses).
Dünya Müziği’nden: “Nothing Else Matters” (Metallica), “House of the Rising Sun” (The Animals), “Can’t Help Falling in Love” (Elvis Presley).
Kısacası, 6 zamanlı şarkı söylemek, şarkıyı 6/8 ölçü ritmine uygun şekilde seslendirmek demektir. Bu ifade, şarkının melodik veya sözlü yapısından çok, ritmik düzenine işaret eder. Dolayısıyla bir şarkının “6 zamanlı” olması, onun ritmik karakterini belirler ve icracının da şarkıyı buna uygun şekilde yorumlaması gerekir.

Tekfen Holding (BIST: TKFEN), Kamuyu Aydınlatma Platformu’na (KAP) yaptığı özel durum açıklamasında; Can Kültür Sanat ve Eğitim Kurumları A.Ş., KCN Gayrimenkul Yatırım A.Ş. ve MCN Gayrimenkul Yatırım A.Ş.’nin şirket sermayesindeki toplam %17,56 oranındaki paylarına, Küçükçekmece 4. Sulh Ceza Hâkimliği’nin 11 Eylül 2025 tarihli kararı uyarınca el konulduğunu bildirdi. Karar, 12 Eylül 2025’te Tekfen Holding’e tebliğ edildi ve Merkezi Kayıt Kuruluşu A.Ş.’ye iletildi.
Şirketin KAP’a aktardığı bilgilere göre, söz konusu el koyma kararı; adı geçen üç şirketin Tekfen Holding sermayesindeki toplam %17,56’lık paylarını kapsıyor. Kararın tebliği sonrasında Tekfen Holding tarafından Merkezi Kayıt Kuruluşu A.Ş. (MKK)’ye gerekli bildirim yapıldı.
El koyma işlemi; 5549 sayılı Suç Gelirlerinin Aklanmasının Önlenmesi Hakkında Kanun’un 17. maddesi uyarınca, Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 128. maddesi kapsamında gerçekleştirildi. Bu düzenlemeler, belirli soruşturma süreçlerinde malvarlığı değerlerine el konulabilmesine imkân tanır.
Toplam sermayenin %17,56 gibi kayda değer bir bölümünü etkileyen karar, pay devri süreçleri, temettü hakları ve oy hakları üzerindeki olası etkileri nedeniyle yatırımcılarca yakından izleniyor. Şirketin operasyonel sürekliliği ve yönetim yapısı üzerinde kısa vadede belirleyici bir değişiklik olup olmayacağı ise resmi duyurularla netleşecek.
| Şirket | Tekfen Holding A.Ş. |
| Toplam Etkilenen Pay | %17,56 |
| İlgili Taraflar | Can Kültür Sanat ve Eğitim Kurumları A.Ş., KCN Gayrimenkul Yatırım A.Ş., MCN Gayrimenkul Yatırım A.Ş. |
| Mahkeme | Küçükçekmece 4. Sulh Ceza Hâkimliği |
| Karar No | 2025/7284 Değişik İş |
| Soruşturma No | 2022/77716 |
| Karar Tarihi | 11 Eylül 2025 |
| Tebliğ Tarihi | 12 Eylül 2025 |
| Hukuki Dayanak | 5549 m.17 & CMK m.128 |
Can Kültür Sanat ve Eğitim Kurumları A.Ş., KCN Gayrimenkul Yatırım A.Ş. ve MCN Gayrimenkul Yatırım A.Ş.’nin Tekfen Holding’deki toplam %17,56 oranındaki payları.
12 Eylül 2025 tarihinde Tekfen Holding’e tebliğ edildi ve MKK’ya gerekli bildirim yapıldı.
Piyasa koşullarına göre değişmekle birlikte, bu tür yasal süreçler kısa vadede volatilite yaratabilir. Resmi duyurular ve KAP bildirimleri takip edilmelidir.
Etiketler: Tekfen Holding, KAP açıklaması, el koyma kararı, MKK, CMK 128, 5549 sayılı kanun, hisse payı