41,0870$% 0,52
47,8192€% 0,59
55,4241£% 0,62
4.472,56%0,82
7.289,00%0,89
29.067,00%0,89
Karakterler ve yaşadıkları dünya. Bunlar sağlam kurulmadığında, okuyucu ne kadar yaratıcı bir hikâye olursa olsun içine girmekte zorlanır. Sana rehber olacak bazı noktaları başlıklar halinde özetleyeyim:
Derinlik ve Tutarlılık: Karakter sadece “iyi” veya “kötü” olmamalı. İdealleri, korkuları, zaafları, sırları olmalı. Bir kahraman hata yapabilmeli, bir kötü karakterin de insani yönleri olmalı.
Geçmiş ve Motivasyon: Karakterin kim olduğunu anlamak için geçmişini, travmalarını, arzularını belirle. “Neden böyle davranıyor?” sorusunun cevabı hep hazır olmalı.
Evrim: Hikâye boyunca karakterin değişimi önemlidir. Başladığı noktadan farklı bir noktaya gelmeli. Bu, okuyucuya tatmin sağlar.
İlişkiler: Karakterler arasındaki çatışmalar, dostluklar, aşk ve ihanet hikâyeyi canlı tutar. Tek başına bir karakter, etkileşim olmadan parlamaz.
Kurallar: Fantastik dünyanın kendi iç mantığı olmalı. Büyü varsa, sınırları ve bedeli olmalı. Yasal sistem, inançlar, gelenekler… Bunların kuralları belirgin olmalı ki okuyucu güvenle o evrene adım atsın.
Kültür ve Tarih: Her ülkenin, kabile veya krallığın kendi dili, müziği, yemekleri, tarihi olayları olabilir. Bunlar derinlik katar.
Detay Dengesi: Okuyucuyu ansiklopediye boğmadan, gerektiğinde ufak detaylar ver. Mesela bir savaşın tarihini uzun uzun anlatmak yerine, bir karakterin o savaştan kalan yarasını göstermek daha etkilidir.
Mekânların Atmosferi: Şehir, köy, orman ya da dağ… Hepsinin kendine özgü kokusu, sesi, havası olsun. Okuyucu o mekâna girdiğinde gerçekten orada hissetsin.
Karakterin kimliği, içinde yaşadığı dünyadan bağımsız değildir. Mesela kast sisteminin olduğu bir ülkede fakir bir karakterin hedefleri ve hayalleri bambaşkadır.
Dünya, karakterin yolculuğunu şekillendirir. Aynı zamanda karakterin eylemleri de dünyayı değiştirebilir. Bu karşılıklı etkileşim, hikâyeye organiklik katar.
Gizem: Her şeyi baştan açıklama. Dünyanın sırları, karakterlerin geçmişi yavaş yavaş ortaya çıksın.
Duygular: Okuyucu en çok karakterin hislerine bağlanır. Epik savaş sahneleri kadar bir dostun ihaneti, bir aşkın imkânsızlığı da unutulmazdır.
Tema: Arka planda yatan büyük bir fikir veya soru olsun. Örneğin, “gücün bedeli nedir?”, “özgürlük mü yoksa güvenlik mi?” gibi.
Genel Atmosfer: Güneşin doğmadığı, her sabah gökyüzünün gri-mor bir sisle kaplandığı kadim topraklar. Burada geceler gündüzden daha aydınlık çünkü gökyüzünde iki büyük ay var.
Sistem ve Düzen: Krallıklar değil, “Loncalar” hüküm sürüyor. Her lonca farklı bir doğal güçle (ateş, rüzgâr, taş, gölge vb.) ilişkilendirilmiş. Bu güçler halk arasında yaygın değil, yalnızca seçilmişlerde ortaya çıkıyor.
Mitoloji: Rivayete göre “Tulahr” adında göklerden gelen bir at (tulpar benzeri) bin yıl önce insanlara bu güçleri armağan etmiş. Halk hâlâ her dolunayda onun dönüşünü bekliyor.
Tehdit: Dünyayı yavaş yavaş yiyip bitiren “Bozluk” denilen kara bir sis var. Girdiği yerleri haritadan silip geriye sadece taşlaşmış bedenler bırakıyor.
Yaş: 19
Geçmiş: Fakir bir taş ustasının oğlu. Babasını “Bozluk” yuttuğu için küçüklüğünden beri taş yontarak hayatta kaldı.
Kişilik: Meraklı, inatçı ama biraz sabırsız. Her şeye mantık arayan bir yapısı var, bu yüzden halkın körü körüne geleneklere inanmasını sorguluyor.
Gücü: Taş Loncası’na ait ama henüz tam uyanmamış. Yalnızca öfkelendiğinde ellerinde kaya gibi sertleşme oluyor.
Hedefi: Babasının kaybolduğu bölgeyi araştırmak ve “Bozluk”un kaynağını bulmak.
Yaş: Belirsiz (yüzyıllardır yaşıyor gibi görünüyor)
Geçmiş: Bir zamanlar Ay Loncası’nın seçkin büyücüsüydü. Sonsuz yaşam uğruna kendi halkını feda edip “Bozluk”la birleşti.
Kişilik: Soğuk, acımasız ve ironik bir şekilde oldukça sakin konuşuyor. Ona göre dünya zaten çürümüş; Bozluk yalnızca doğanın kendini temizleme yöntemi.
Amaç: Tüm loncaları yok edip dünyayı tek bir karanlık düzen altında birleştirmek.
Riyan’ın taş ustalığı, sıradan bir iş gibi görünse de aslında Bozluk’un yayılmasını durdurabilecek bir anahtar taşıyor. Onun yonttuğu taşlarda “Tulahr”ın yankısı var.
Halk, onun sıradan bir işçi olduğuna inanıyor ama aslında dünyanın kaderi ellerinde.
Ezera’nın gözünde ise Riyan sadece bir “gecikmiş kurban.”
Böyle bir iskelet, romanında hem derin bir karakter gelişimi hem de güçlü bir dünya hissi kurmanı kolaylaştırır.
Riyan, çekiç seslerinin yankılandığı taş ocağında tek başına çalışıyordu. Güneşin hiç doğmadığı bu diyarda, sabahı yalnızca mor bir sisin dalgaları haber verirdi. Gökyüzünde yan yana duran iki ay, gri kayaların üzerine donuk bir ışık dökerken, genç adamın elleri taşın soğuk yüzünde kanıyordu.
Taş… Babasından miras kalan tek şey buydu. Her darbede, sanki babasının nefesi taşın derinliklerinden çıkıp kulaklarına fısıldıyordu. “Oğlum, taş unutmaz… İçine işlediğin her şey, bir gün sana geri döner.” Riyan bu sözü hiç aklından çıkarmazdı, ama yine de yüreğinde kapanmayan bir boşluk vardı: Bozluk’un babasını yuttuğu o uğursuz gece.
Taş ocağının sınırında sis kıpırdadı. Riyan’ın gözleri istemsizce o karanlığa kaydı. Bozluk’tu bu—toprağı kemiren, ormanları taşlaştıran, insanları sessiz birer heykel gibi geride bırakan uğursuz sis. İnsanlar ondan bahsetmeye bile cesaret edemezdi; yalnızca dua eder, gözlerini kaçırırlardı. Ama Riyan her gün, babasının kaybolduğu yere bakmayı sürdürdü.
“Bir gün,” diye mırıldandı kendi kendine, parmaklarının arasında ufalanan taşı sıkarak, “oraya gireceğim. Ve babamın neden gitmek zorunda kaldığını öğreneceğim.”
Tam o anda, elindeki taş garip bir şekilde titredi. Yüzeyinde kılcal çatlaklar belirdi, ama bu çatlaklardan ışık sızıyordu. Mor ve gümüş rengi ince çizgiler… Riyan’ın kalbi hızla çarpmaya başladı. Çünkü taş ustalığının sınırlarını çok iyi bilirdi: Taş hiçbir zaman ışıldamazdı.
Uzakta, gölgelerin içinde bir çift göz parladı. Sisin ötesinden bakan o gözler, soğuk ve beklenmedik bir dinginlikle genç adama kilitlendi. O an Riyan’ın içini bir ürperti kapladı. Çünkü derinlerde biliyordu: Bu gözler, Bozluk’un efendisi Ezera’ya aitti.
Ve kader, artık onun ellerindeydi.
Böyle bir giriş, hem okuyucuyu atmosferin içine sokar hem de karakterin kişisel dramıyla büyük tehdidi aynı anda hissettirir.
Gerisi sizin hayal gücünüze kalmış.
Zaferlerin Ay
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.