Türkler, İslamiyet’i kabul etmeden önce Gök Tanrı (Kök Tengri) inancını benimsemişlerdir. Günümüz Türkçesinde tanrı kelimesinin Eski Türkçedeki karşılığı olan Tengri adlı yaratıcı göklerde yaşayan, ezelî ve ebedi olan, hakanlara kut veren, insanların yaratıcısı olan ve onlara kaderler tayin eden insanüstü varlık olarak tanımlanır.
Gök Tanrı inanışına göre Tengri gökte yaşardı ve o yunanlıların tanrısı Zeus’un aksine insansı özelliklere sahip değildi; Tengri ne beşeri ne de maddesel bir varlıktı. Gök Tanrı her şeyi görür ve bilirdi. İnsanların kaderini tayin eder, iyi insanları sever ve kötülere de azap verirdi; tek yaratıcı ve mutlak hakim oydu.
Gök Tanrı İnancına Sahip Asya Halkları
Gök Tanrı dininin yalnızca Türklere ait bir inanç sitemi olduğu yaygın bir bilgi olmasına rağmen, Romanyalı din tarihçisi ve filozof M. Eliade’ye göre Gök Tanrı inancı, Orta ve Kuzey Asya toplulukları için karakteristik bir inanç sistemidir.
Samoyedler
Rusya’nın kuzey kesiminde yaşayan halklardan biri olan Samoyedler, yedinci gökte duran Num‘a taparlar. “Num” ismi “gök” anlamını taşımaktadır.
Koryaklar
Koryaklar, Sibirya bölgesinde yaşar. Semavi yüce tanrıdan yüksekteki bir yüce hakim, gözetici, mevcut varlık, güç, kuvvet, dünya ifadeleriyle söz ederler.
Aynular
Japonya ve Rusya arasında tartışmalı bölgelerden biri olan Kuril adalarında yaşayan Aynular, tanrıyı göğün ilahi şefi, Gök Tanrı, dünyaların ilahi yaratıcısı, koruyucu olarak tanımlar ve ona kamui (gök) derler.
Moğollar
Moğollar, yüce tanrılarına Tengri derler ve “Tengri” kelimesi “Gök” anlamına gelir. Moğollar göğün her şeyi gördüğüne inanır ve yemin ederken “Ey gök! Göresin” hitabını kullanırlar. Gökteki işaretlerden beklenmedik haberleri ve ilahi emirleri okurlar. Her şeyi bilen ve gören Gök Tanrı, kanunların yaratıcısı ve bekçisidir; bununla beraber o, her şeyi doğrudan doğruya düzenlemez, yeryüzünde vekilleri olan hanlar ile durumu idare eder.
Çeremisler (Çuvaşlar)
Fin- Ural dil ailesinin bir üyesi olan ve Mari dilini konuşan Çeremisler, tanrıyı “gök” anlamına gelen Jume olarak adlandırırlar.
Ostyaklar ve Vogullar (Hantılar ve Mansiler)
Ostyaklar ve Vogullar inandıkları bu tanrıyı daha çok Türem diye adlandırırken daha güneydeki Irtiş Ostyakları aynı tanrıyı ışıklı, aydın, parlayan kelimelerinden türetilmiş olan Sänke olarak adlandırır.
Minusinsk ve Volga Tatarları
Minusinsk Tatarları, tanrıyı Toprağın Yaratıcısı (Gar Cajany) diye anarken; Volga Tatarları, Tengere olarak anarlar.
Yakutlar (Sahalar)
Dünyanın en soğuk bölgesinde yaşayan Yakutlar, tanrılarına büyük, Bay Ülgen veya çok büyük anlamlarına gelen Urün Ayı Toyun/Ulgen adını verirler. Yakarma ve dualarında da aynı biçimde Ak Ayas ve Çok Aydınlık Han tabirlerini kullanırlar.
Buryatlar
Rusya’nın halklarından biri olan Buryatların inanışına göre tanrının oğulları ve kızları vardır; çevresinde hizmetçiler ve haberciler bulunur. Şaman göğe yükselince onlarla karşılaşır.
Eski Çin Uygarlığı
Eski Çin Uygarlığı metinlerine bakıldığında tanrıya verilen iki isimle karşılaşılır: Tien (Gök, Gök Tanrı) ve Chang-Ti (prens, en yüce hakim). Yemin ederken gökyüzü ve parlayan gök şahit tutulur.
İmparator, Göğün Oğlu (T’ien tseu), yeryüzünde tanrının vekilidir. Hükümdar, sadece cemiyetin iyi organize edilmesini garanti etmez; aynı zamanda kainatın düzeninin normal sürmesini toprağın verimli olmasını da garantiler. Depremle veya başka sebeplerle bir felaket olduğu zaman, hükümdar günah itirafında bulunur. İmparator tek adamdır, kainat düzeninin vekili ve kanunların koruyucusudur.
Gök Tanrı İnancındaki Temel Kültler Hakkında
Gök Tanrı inancı sadece bir yaratıcının varlığını kabul etmiyordu; eş zamanlı olarak kutsallaştırılan varlıklar ve nesneleri de içermekteydi. Bu kültlerden ilki olan gök, tanrının bulunduğu yer olduğu için kutsal kabul edilirdi; gökte bulunan güneş ve ayın birer ruhu olduğuna inanılırdı.
Geçimini avcılık toplayıcılıkla sağlayan toplumlar için orman, besin kaynağıdır, berekettir. Ormanlarda bulunan kayın ağacı gibi bazı ağaçlara da kutsal gözüyle bakılırdı; Türk boyları Gök Tanrı‘ya adadıkları kurbanlarını kayın ağacı altında verirlerdi.
Eski zamanlardan beri temizleyici olarak kabul edilen ateş günümüzde hastaları ve evleri tütsüleme eyleminde karşımıza çıkarken; su ise her zaman hayat, bereket, temizlik kaynağı olarak görülür. Türk boylarında suya tapınmaya rastlanmamıştır; suya kurban verildiği doğrudur ancak bu kurbanlar direkt suyun kendisine değil, onu veren yüce yaratıcıya şükran sunmak için verilmiştir.
Gök Tanrı inancında ata kültü de en az diğer kültler kadar önem taşımaktadır. Ölen ataların, özellikle babaların, ruhlarının geride kalanlara iyilik veya kötülüklerinin dokunabileceğine olan inançtan dolayı duyulan minnet, bu kültün temelini oluşturmaktadır. Günümüzde ölen kişinin ayakkabısını kapının önüne koymak, bu kültün bir uzantısıdır.
Şamanizm
Şamanizm, genel yargının aksine Orta Asya bölgesinde yaşayan Türk boyları arasında görülen bir inanç sistemi değildir; Asya’dan Amerika’ya kadar dünyanın pek çok yerinde izlerine rastlanmaktadır. Yaygın olarak Türkler tarafından inanılan dinlerden biri olarak bilinir; ancak bu alanda araştırma yapan bazı bilim insanları bunun böyle olmadığını öne sürmüşlerdir. Bunun sebebi ise inanç sistemlerinin öğretilerinin bulunması, yaratıcı ve insan arasında bütünlük hissettiren bir bağ olması, yol gösterici ilkeler barındırması gibi nitelikler taşınmasının gerekmesidir. Şamanizm ise yalnızca ruhlar alemi ile canlılar arasında iletişim kurmaya çalışır; bir dinden daha karmaşık yapıya sahiptir, ruhun dünyevi gerçeklikten kurtulduğu ve kendinde geçme/coşkunluk halidir.
Şamanizm, özünde bir büyü, sihir ve kendinden geçme sistemi olarak tanımlanır. Şamanizmde lider olarak görülen şaman (kam), ruhlar ile iletişim kurabilir veya gelecekten haberler verebilir; şifacılık özelliği de vardır.
Kaynakça
- Öztürk, Murat.”İslamiyet’ten Önce Türklerin Din Anlayışı ve Gök Tanrı Dini”.History Studies 5. 2 ( 2013): 327-347.19 Şubat 2023 tarihinde erişildi.
- Eliade, Mircea.”Orta Asya ve Kuzey Kavimlerinde Semavi Tanrılar ”.19 Şubat 2023 tarihinde erişildi.