Arkadaşınızın vefatı haberini aldığımda derin bir üzüntüyle hüzünlendim. Kendisi, Türk kültürüne ve Turancı değerlere olan bağlılığı ile tanınan, örnek alınacak bir insandı. Bu yazıyla, onun hatırasını saygı ve sevgi ile yaşatmak istiyoruz.
Hayatın acımasız gerçeklerinden biri de, sevdiklerimizi zamansız kaybetmektir. Kansere karşı verdiği mücadeleyi belki kaybetti, ama onun güçlü iradesi ve yaşama sevinci, bizler için daima ilham kaynağı olacaktır. Türk dünyasının birliği ve Turancı idealine olan inancıyla her zaman yanımızda olan dostumuz, bu değerleri yaşatma konusundaki kararlılığıyla hafızalarımızda yaşayacaktır.
O’nun hayat görüşünde, Nihal Atsız’ın şu sözleri önemli bir yer tutuyordu: “Türk’ün en önemli düşmanı, kendi kafasındaki esaret zincirleridir.” [Kaynak: Nihal Atsız, Düşünce Tarihinde Türkçülük, İstanbul: Ötüken Neşriyat] Bu sözler onun yaşamını şekillendiren esaslardan biri olmuştu. Türk milletinin birliği ve bağımsızlığı için duyduğu tutku, onun her daim mücadele azmini beslemiştir.
O, Türk milletine olan bağlılığını ve kalplerimizde saklı Turancı idealini gelecek nesillere aktarmaya olan inancıyla her birimizin hayatında iz bırakmıştır. Onun gülümsemesi ve bu dava uğruna ortaya koyduğu çalışmalar, bize ışık tutmaya devam edecek.
Değerli arkadaşımızı kaybetmenin verdiği bu derin acıyı, onun anısına yakışır bir şekilde, bıraktığı mirasın peşinden giderek hafifletmeye çalışacağız. Hep birlikte atalardan bize miras kalan değerleri gelecek nesillere aktarmak için çalışmaya devam edeceğiz.
Ruhu şad, mekânı cennet olsun. Onu her daim sevgi ve özlemle anacak, hiçbir zaman unutmayacağız.
Güle güle Asya.