41,6964$% 0,24
48,8306€% 0,45
56,2234£% 0,25
5.300,76%1,76
8.904,00%2,63
35.506,00%2,64
Anastasia’yı öldürmek… Söylerken bile dilim titriyor, parmaklarımın ucundan kelimeler kaçıyor. Bir karakteri öldürmek kolay sanıyordum; sonuçta hayal gücümün bir parçası değil mi? Ama öyle değilmiş. Hele ki özenle, sabırla, sevgiyle işlenmiş bir ruhu sayfalar arasında nefes alan bir kadını nasıl toprağa koyar insan?
Onu ilk kez hayal ettiğim anı hatırlıyorum. Mavi gözleri vardı; öyle sıradan bir mavilik değil, içine bakınca insanı yutacak kadar derin, okyanusların en sessiz gecesinde bile saklanamayacak kadar parlaktı. Çocukluğunun bahçesi hâlâ gözümün önünde; yasemin kokulu sabahlar, ıslak toprakta çıplak ayaklarla koşturan küçük bir kız, masumiyetin henüz lekelenmediği anlar… O bahçede gülüşüyordu çocuklar; oysa şimdi ben, o bahçenin kapısını kapatıp onun hikâyesini sona erdirmeye mecburum.
Nasıl yaparım? Nasıl soldururum o gözleri? Korktuğunda titreyen o narin bedeni, kollarıma sığınmak için bana yaklaşan o küçücük ürpertiyi… Nasıl taşırım toprağa? O sıcak tenin bir sabah ansızın buz gibi oluşunu nasıl yazabilirim? Yazdığım her satırda ellerim buz kesiyor, kalbim bir ritmini kaybediyor sanki.
Oysa roman bittiğinde bir hesaplaşma bekliyor beni. Hikâye, ondan vazgeçmediğim sürece tamamlanmayacak. Hayat gibi… Bazen sevdiğin kişiyi bırakmak zorundasındır; çünkü hikâye ancak o zaman tamamlanır. Ama bunu bilmek acıyı azaltmıyor.
Anastasia’nın sonunu yazmak, bir çocuğun ellerinden en sevdiği oyuncağı çekip almak gibi; bir annenin gülüşünü susturmak gibi. Her satırda biraz daha kayboluyor, biraz daha soluyor; ve ben her kelimede suçluluk duyuyorum. Yazar olmak böyle bir şey mi gerçekten? Kendi yarattığın birine ihanet etmek, ona bir son biçmek…
Ama biliyorum, o son yazılmadıkça roman eksik kalacak. Okur, hikâyeyi tamamlanmış göremeyecek; Anastasia’nın nefesi sayfalara son bir kez düşmedikçe hiçbir şey tamamlanmayacak. Ve belki de bu yüzden en çok yazarlar kırılır kendi kelimelerine; kendi yarattıkları dünyalar onları paramparça eder.
Ah, Anastasia… Senin için denizler çizdim, fırtınalar kopardım, aşklar kurdum, yaralar açtım. Şimdi senden geriye sadece bir son cümle bırakmam isteniyor. Oysa sen benim için bir karakter değildin; kalemimin ucunda doğmuş bir hayat, mavi gözlerinde saklı bir evrendi. Seni öldürmek, kendi içimde bir şeyi öldürmek gibi.
Belki de bu yüzden bu kadar zorlanıyorum: Çünkü seni öldürmek, aslında kendimi eksiltmek demek.
“Anastasia, sana son kez elimi uzatıyorum. Gözlerin kapanırken içimde binlerce kelime çırpınıyor; ama hiçbir harf seni hayatta tutmaya yetmiyor.”
Kalemin Susmasın
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.