Ankara Sabahı

Ankara Sabahı
Sabah Ankara’da yağmur vardı. Evin penceresinden yağmurun yağışını izlerken aklıma eskiler geldi. Eski aşklar, kaybedişler, sırtından vuruluşların… Kahvemden bir yudum daha aldım. “Ne kötü bir hayat geçirmişim bu kahpe dünyada,” diye içimden geçirdim. Yahya Kemal Beyatlı’nın dediği gibi, “Bilmez ki giden sevgililer dönmeyecekler. Birçok gidenin her biri memnun ki yerinden, birçok seneler geçti; dönen yok seferinden.” Demek ki mutlular gittikleri yerlerinden.
Sonra yanımdaki haplara baktım. “Yaşanmaz lan bu dünyada,” dedim ve hepsini attım ağzıma. Yağmur da şiddetlenmişti o anda, sanki anlamış gibi. Bir ara oğlumun sesi geldi: “Baba, çikolatamı neden yedin?” Oğlanın bonbonlarını atmışım ağzıma. “Git al,” dedi yenisini. Tanrının işine karışırsan olacağı bu işte; o yağmurda bonbon şekeri almaya çıktım, sırılsıklam eve döndüm. Giden gitmiş işte, salak kafam, sana ne oluyor. Tövbe bir daha…
Yağmurun sesi eşliğinde, içimdeki karmaşayı düşünmeye devam ettim. Hayat, bazen beklenmedik sürprizlerle doluydu. Bir an, geçmişin yüküyle boğulacak gibi hissettim. Ancak oğlumun masum sesi, beni tekrar gerçek dünyaya döndürdü. Onun neşesi ve enerjisi, içimdeki karanlığı biraz olsun aydınlatıyordu.
Evin içinde dolaşmaya başladım. Her köşe, her eşya bir hatırayı canlandırıyordu. Duvarlarda asılı fotoğraflar, geçmişin izlerini taşıyordu. Anılar, bazen bir yük, bazen de birer hazineydi.
Yağmurun dinmesini beklerken, pencereden dışarı bakmaya devam ettim. Ankara’nın sokakları, yağmurla yıkanmış, tazelenmiş gibiydi. Her damla, toprağa düşerken bir hikaye anlatıyordu. Bu hikayeler, bazen hüzünlü, bazen de umut doluydu.
Dışarı çıkıp yürümek istedim. Yağmurun altında, sokaklarda kaybolmak, düşüncelerimle baş başa kalmak… Belki de, içimdeki fırtınayı dindirebilirdi. Ancak, oğlumun sesi beni tekrar durdurdu. “Baba, hadi oyun oynayalım!” dedi.
Onunla oyun oynamak, içimdeki karamsarlığı biraz olsun dağıtıyordu. Çocukların masumiyeti, hayatın tüm zorluklarına rağmen, insanı ayakta tutan bir güçtü.
Zaman ilerledikçe, yağmur da dinmeye başladı. Gökyüzü yavaş yavaş açılıyordu. Ankara, yeni bir güne hazırlanıyordu. Her yeni gün, yeni umutlar demekti. Geçmişin izlerini silmek mümkün olmasa da, geleceğe umutla bakmak, belki de yaşamın en güzel yanlarından biriydi.
Oğlumla birlikte, günün geri kalanını keyifle geçirdik. Yağmurun ardından gelen temiz hava, içimdeki karamsarlığı biraz olsun dağıtmıştı. Ankara sabahı, bana hayatın ne kadar değerli olduğunu bir kez daha hatırlattı. Her yeni gün, yeni bir başlangıçtı ve her anı dolu dolu yaşamak gerekiyordu.
Ve böylece, Ankara sabahı, umut dolu bir hikaye olarak hafızamda yer etti. Geçmişin izlerini silmek zor olsa da, geleceğe umutla bakmak, yaşamın en güzel yanlarından biriydi.
Bu haber 52 kez okundu.-
Türkiyede Deprem
-
Çocukların Dileği Barışın Sessiz Çığlığı
-
Türk Kültürüne ve Tengriciliğe Adanmış Bir Ömür
-
Aç bağrını Tanrı dağları. Bu dünyadan bir asena eksildi.
-
Telif Hakları
-
Felsefe Ve Teknoloji
YORUM BIRAK
YORUMLAR
-
Türk Kültürüne ve Tengriciliğe Adanmış Bir Ömür
Arkadaşınızın vefatı haberini aldığımda derin bir üzüntüyle hüzünlendim. Kendisi, Türk kültürüne ve Turancı değerlere olan bağlılığı ile tanınan, örnek alınacak bir insandı. Bu yazıyla, onun [...] -
Analog Hayattan Dijital Hayata Geçiş
Analog Hayattan Dijital Hayata Geçiş: Avantajlar, Dezavantajlar ve Kültürel Etkileri Bu makale, insanlığın analog teknolojilerden dijital sistemlere geçiş sürecini inceleyerek bu dönüşümün birey, toplum ve [...] -
Söylenemeyen
Söylenemeyen Kaan onu ilk gördüğünde, zaman durmuştu sanki. Üniversitenin kalabalık bahçesinde, ellerinde kitaplarla yürüyen o kız… Derin. Ne bir selamlaşma olmuştu aralarında ne de bir [...] -
2025 Yılında En Çok İndirilen Mobil Oyunlar
2025 Yılında En Çok İndirilen Mobil Oyunlar Subway Surfers – 2,05 milyar+ indirmeSonsuz koşu mekaniğiyle her yaş grubuna hitap eden bu oyun, basit ama bağımlılık [...] -
Ankara Sabahı
Ankara Sabahı Sabah Ankara'da yağmur vardı. Evin penceresinden yağmurun yağışını izlerken aklıma eskiler geldi. Eski aşklar, kaybedişler, sırtından vuruluşların... Kahvemden bir yudum daha aldım. "Ne [...]
