DOLAR

41,1989$% 0,44

EURO

48,2933% 0,72

STERLİN

55,7038£% 0,62

GRAM ALTIN

4.789,97%1,85

ÇEYREK ALTIN

7.788,00%1,68

TAM ALTIN

31.057,00%1,69

a
Reklam
ad826x90

Ceviz Ağacı

Ceviz ağacına sırtını yasladı. Gövdesi yılların yüküyle sertleşmiş, kabukları derin yarıklarla dolmuştu. Parmaklarını yavaşça kabuğun üzerinde gezdirdi. Çocukken bu ağacın dallarında ne çok oyun oynamıştı! Çıkarken bazen elleri soyulur, bazen dizleri çizilirdi. Ama en çok o düşüşü hatırlıyordu; yüksek bir daldan aşağıya savrulmuş, yere sertçe çakıldığında sağ kolu çat diye kırılmıştı. O acıyı, annesinin telaşlı bakışlarını, komşuların yardıma koşuşunu dün gibi hatırlıyordu.

ad826x90
ad826x90

Ceviz Ağacı

Ceviz ağacına sırtını yasladı. Gövdesi yılların yüküyle sertleşmiş, kabukları derin yarıklarla dolmuştu. Parmaklarını yavaşça kabuğun üzerinde gezdirdi. Çocukken bu ağacın dallarında ne çok oyun oynamıştı! Çıkarken bazen elleri soyulur, bazen dizleri çizilirdi. Ama en çok o düşüşü hatırlıyordu; yüksek bir daldan aşağıya savrulmuş, yere sertçe çakıldığında sağ kolu çat diye kırılmıştı. O acıyı, annesinin telaşlı bakışlarını, komşuların yardıma koşuşunu dün gibi hatırlıyordu.

ad826x90

Ama ağaç suçlu değildi. Ağaç hep oradaydı, kökleriyle toprağa bağlı, dallarıyla göğe uzanıyordu. Çocukluğunun şahitliğini yapıyor, her gülüşünü, her gözyaşını belleğine kazıyordu.

Yıllar geçmiş, çocuk büyüyüp genç olmuştu. Hayatın telaşında, okullar, arkadaşlar, aşk acıları derken ceviz ağacına uğrayamaz olmuştu. Bir gün öfkesine yenik düşüp eline baltayı almış, gövdesine vurmuştu. Sebepsizdi, belki de gençliğin hoyratlığıydı. Belki de hayata kızgınlığını o masum ağaca yöneltmişti. Kabuk yarılmış, öz suyunun kokusu havaya karışmıştı. Ağaç sessizdi, yine de dimdik ayakta kalmıştı.

Sonra uzaklara gitmişti; yıllarca köyüne dönmedi. Hayat onu oradan oraya savurmuştu. İşler, evlilikler, kayıplar derken zaman akıp gitmişti. Ama nereye giderse gitsin, rüyalarında hep o ceviz ağacı vardı.

Artık ömrünün son yıllarındaydı. Saçları beyazlamış, elleri titriyordu. Yıllar sonra köyüne dönmüş, o eski bahçeye girmişti. İşte oradaydı, ceviz ağacı hâlâ dimdik duruyordu. Baltayla açtığı yara kapanmış, kabuk yeniden örülmüş ama izi kalmıştı. Ağaç geçmişi unutmamıştı; fakat ona darılmamış da görünüyordu.

ad826x90

“Senin suçun yoktu dostum,” dedi kısık bir sesle. “Benim yaramazlığım, benim öfkemdi. Kızmıştım sana, sana değil aslında… hayata kızmıştım. Affet beni.”

Gözleri doldu. Elini gövdeye koydu, sanki ağacın kalp atışını hissediyordu.

Ağaçla konuşmaya başladı. Her insanın içini dökebileceği bir dostu olmalıydı. Onunki işte buydu: kökleri derinlerde, dalları gökyüzüne uzanan bu ceviz ağacı. Ona anlattı: kaybettiği annesini, genç yaşta veda ettiği kardeşini, şehirlerde geçen boğucu yılları. Her kelimeyle birlikte yüklerinden kurtuluyor, ruhu hafifliyordu.

“Seninle büyüdüm,” dedi. “Düşerken beni tuttun, kırılırken bile yanımda oldun. Şimdi ben çökerken, yine buradasın. İnsanlardan göremediğim sadakati sen verdin bana.”

ad826x90

Ağaç sessizdi ama rüzgâr dallarını sallıyor, yapraklar hışırdayarak cevap veriyordu.

Güneş, ufukta turuncu ve pembenin en naif tonlarına bürünmüş, yavaş yavaş çekiliyordu. Yaşlı adam, ağacın gövdesine iyice yaslanmış, gözlerini yorgunca kapatmıştı. Yüzünde derin çizgiler, yılların getirdiği tüm acılar ve küçük mutluluklar vardı. Nefesi hafifledikçe, göğsündeki ağırlık yerini tarifsiz bir huzura bırakıyordu. Rüzgâr, usulca dalları sallıyor, yaprakların hışırtısı kadim bir ninniye dönüşüyordu.

Tam o sırada, göz kapaklarının arasından süzülen bir damla yaş, yanağında yavaşça ilerledi. Tıpkı bir çiy tanesi gibi parladı ve sonra toprağa, ağacın en dipsiz köklerine uzanan o kutsal toprağa düştü. Nefesi durdu. Yüzünde bir tebessüm, ruhunda sonsuz bir sükûnet vardı.

Ve o son gözyaşı, düştüğü yerde sihirli bir dokunuşla toprağa karıştı. Ölümün sessizliği içinde, tam da yaşlı adamın cansız bedeninin yanı başında, toprak hafifçe kabardı. Minik, yeşil bir filiz, ışığı arayarak usulca yeryüzüne çıktı. Yaprakları henüz ikiye katlanmış, taze ve savunmasızdı. Yeni bir ceviz ağacı, hikâyenin devam edeceğini fısıldarcasına filiz vermişti.

Zaman durmuştu. Biri hayata gözlerini yumarken, bir diğeri aynı toprakta, aynı gökyüzüne bakarak hayata merhaba diyordu. Kökler, birbirine gizlice dokunuyor; hatıralar, bir sonraki hayata aktılıyordu.

Oğuzhan ÖCAL

ad826x90
YORUMLAR

Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.

Sıradaki haber:

Bütün Engellerin Sessizliği

ad826x90

HIZLI YORUM YAP