41,0837$% 0,62
47,7003€% 0,69
55,3168£% 0,71
4.421,72%-0,32
7.201,00%-0,29
28.715,00%-0,29
Eylül, pencerenin camına soluk nefesini üflüyordu. Dışarıda, annemin diktiği akçaağaç, üzerindeki altın sarısı elbiseleri usul usul bırakıyordu. Her düşen yaprak, sessiz bir veda çığlığı gibiydi. İncecik, görünmez ipliklerle bağlı gibi, süzülerek kayboluyorlardı ıslak toprağa. Yağmur da gelmişti; camlara hafifçe vuran, tıpkı gözyaşları gibi iz bırakan, sessiz bir yağmur. Rüzgâr, ıslak toprağın, çürümeye yüz tutmuş yaprakların ve uzaklardan bir yerlerden kopup gelen, annemin bahçesindeki solmuş güllerin hüzünlü kokusunu taşıyordu içeri. O koku… Burnumda hâlâ tütüyor, anne. Tıpkı senin saçlarına sinen o belli belirsiz lavanta kokusu gibi.
Uzaktan eğitim için bilgisayar seçerken önemli olan şey, çok pahalı ve üst düzey donanım değil; uzun süreli derslerde seni yormayacak, sorunsuz çalışacak ve ihtiyaçlarını karşılayacak bir cihaz olmasıdır. Size birkaç kategori halinde öneri sunayım:
Orhan'ın evi, şehrin gözden uzak, sessiz bir sokak arasında, yüksek duvarlarla çevrili müstakil bir avlunun içindeydi. Arabanın uzaktan kumandasına basınca, demir avlu kapısı ağır ağır, hafif bir gıcırtıyla içeriye doğru açıldı. Arabanın farlarının ışığı, avlunun bir köşesindeki bahçe katı dairesinin penceresine vurdu. O pencerenin ardında, Anna adında genç bir kız yaşıyordu. Yaşlı annesi ve Anna, o müstakil evin bahçe katındaki iki yatak odalı, küçük ama şirin dairesinde tek başına oturuyorlardı. Orhan, Anna'nın üniversite öğrenim giderlerini, genç kızın haberi olmadan, annesiyle yaptığı sessiz bir anlaşmayla üstlenmişti. Her ay, hatırı sayılır bir miktar para, annesinin hesabına düzenli olarak aktarılıyor, anne de kızına, "Uzaktan bir akrabamız yardım ediyor," deyip geçiştiriyordu. Çok ısrar ederse de "Çok konuşma, kısmet işte," diyerek susturuyordu.
“Kim demiş Anadolu boş bir sahneydi? Biz geldik; perdesi açıldı tarihin...” Tarih 26 Ağustos 1071. Güneş, Anadolu’nun ovanın tozlu ufuklarında doğarken, bir milletin kaderi yeniden yazılmak üzereydi. Doğu’dan gelen rüzgar, yalnızca atların yelelerini değil, tarihin yönünü de savuruyordu. Ve bu rüzgârın adı: Alparslan’dı.